Öncelikle hasta akupunkturist doktor tarafından iyice muayene edildikten sonra (Gerekli laboratuar ve radyolojik tahlillerden sonra) tanı konur. Hasta muayene masasına hastalığın yeri ve hastanın durumuna göre yüz üstü veya sırtüstü uzandırılır. İsterse oturtulur. Akupunkturda çok çeşitli iğneler vardır. Bunlardan en çok kullanılanı çelik iğnelerdir.
Bu iğneler hemen hemen kıl inceliğinde ve aynı zamanda çok sivridirler. Akupunkturist tarafından çok özel bir yöntemle hiç acı duymadan cilt altı veya kas içine batırılarak uygulanır. Bu noktalar bazen 20–30 saniye uyarılıp çıkarılabilir. Çoğunlukla akupunktur iğneleri uygulandıktan sonra hasta genellikle sakin bir kabin veya odada 15 ile 45 dakika yatarak tedavi edilir.
İğnelerin uzunluğu 0,5–8 cm arasındadır. Kalınlıkları (Çapı) ise 0,16 ile 0,5 mm arasında değişir. İğneler genellikle disposable (Tek kullanımlık) kullanılır veya otoklav (Ameliyathane sterilizasyonunda kullanılan sistem) ile steril yapılır.
Akupunkturda seansların sayısı hastalığın tipi, süresi ve hastanın yaşına göre farklılık gösterir. Bu 3 ila 30 seans hatta daha uzadığı durumlarda olabilir. Genellikle 7–12 seans bir kür olarak kabul edilir. Her kür arasında 5 ila 10 gün ara verilir. Hastalığın seyrine göre kürlerin uzunluğu ayarlanır. Bazı durumlarda kulaklara 5 ila 15 gün kalıcı iğne (raptiye biçiminde iğne) uygulanabilir. İntra-dermal adını verdiğimiz cilt altı iğneler uygulanıp burada 1 hafta bırakılabilir.
Ayrıca akupunktur noktalarına lazer tedavisi de uygulanabilir. (Özellikle çocuk, çok yaşlı hastalarda ve iğne fobisi olanlarda)
Akupunktur noktalarına elektro-akupunktur da (noktalara alternatif akım, düşük voltaj ve amperli) uygulanabilir. Hastalığın durumuna göre frekansı 2 ila 2000 Hz (saniyede verilen elektrik stimülasyonu ) arasında değişir. Elektro-akupunktur ilk defa 1958 de Çin’de bademcik ameliyatı sırasında ağrı azaltıcı olarak uygulandı.
Ayrıca; akupunktur noktalarına sono (ses) dalgaları da uygulanmaktadır.
Akupunktur tedavilerinde hangi yöntem olursa olsun amaç akupunktur noktasını uyarmaktır. Bazen bu noktaları hemen her gün hepimiz bilip bilmeyerek basınç veya masaj yaparak uyarıyoruz. (Örneğin; akşamları başımızın ön kısmı ağrıdığında gözlüklerimizi çıkartıp kaşlarımızın iç başlangıç alanını baş ve işaret parmağımızla uyarırız.) Bazen de akşam yakınlarımıza omuzlarımızı ovalatıp, belimize masaj yaptırırız.