Akupunkturun Tarihçesi

Sağlıklı Zayıflamada Yememiz Gereken 50 Yiyecek
17 Şubat 2018
Akupunktur Tedavisi Nasıl Uygulanır?
17 Şubat 2018

Akupunkturun Tarihçesi

Dünyada hemen hemen uygulanan en eski tıp bilimlerinden birisidir. Günümüzden 5000 yıl öncesine dayanan bu tıp bilimi gün geçtikçe tüm dünyada da saygın yerini alarak ilerlemektedir. Günümüzden tam 4700 yıl önce (M.Ö. 2597- 2697) Çin’in Sarı krallık döneminde yazılan “Huang Di Nei Jing (Klasik Dâhiliye) kitabı günümüzdeki tıp alanında yazılmış en eski kitap olarak bilinir. Bu kitabın Akupunktur ve Moksa (Isı ile yapılan bir tedavi ) ile ilgili Çin Tıbbının babası olarak bilinen Shen Nung’dan bile daha önce yazılmış olduğu söylenir.

Akupunktur tedavisinde kullanılan en eski tedavi amaçlı iğneler İsa’dan 550 yıl önce BIAN adı verilen sert taşlardan yapılmıştır. Han Hanedanlığı döneminde (M.Ö.206-M.S.220) kaleme alınmış olan Shuo Wen Jie Za adlı kitapta ifade edilmektedir. Zamanla bian taşlarının yerine balık kılçığı, kemik veya bambudan yapılan iğneler kullanılmaya başlanmıştır.Günümüzde ise kıl kadar ince çelik,aylın ve gümüş iğneler kullanılmaktadır.

Avrupa’da ise akupunktur ile ilgili kitapların yazılması 1600’ lü yıllara rastlar. Akupunktur ilk olarak Dabry (1853) ve Morant (1927) tarafından Batı’ya tanıtıldı.

Eski Mısır’a baktığımızda (Günümüzden 2500 sene önce ) Hiyelografik yazılarında Mısırlılar akupunktur iğnesi ile kulağın belirli bölgesini dağlayarak siyatik tedavisinde kullanıyorlardı.

1911 yılındaki Çin’deki krallık dönemi bittikten sonra akupunktur daha fazla yayılmaya başlamıştır. Bu yayılma özellikle 1944 den sonraki Başkan Mao Zedong’ un bu konuya önem vermesi ile de hız kazanmıştır. Akupunktur 1945 yılında Çin’de ilk defa enternasyonal bir hastane de uygulanmaya başlanmıştır.1948 yılından itibaren de resmi olarak eğitim verilmeye başlamıştır.

1970 yılından itibaren WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından onaylanmış ve desteklenmiştir.

1998 yılında ise Amerika’nın NIH (National Institute of Health=Ulusal Sağlık Örgütü) tarafından da akupunkturun birçok hastalığın tedavisinde çok etkin olduğunu açıklamıştır.

İlk defa 1972 yılında Amerikan başkanı Richard Nixon Çin’i ziyaret etmiştir. Hatta o dönemde Amerikalı gazetecilerden biri apandisit ameliyatını akupunktur anestezisi altında hiçbir genel anestezi yapılmadan ağrısız bir şekilde uygulanmasını müteakip Amerikalı bilim adamları bu tarihten itibaren akupunkturla çok yakından ilgilenerek eğitim almaya başlamışlardır.

Avrupa ülkelerine baktığımızda akupunkturla ilk ilgilenen ülke 2. Dünya Savaşı sırala rında (1945) Fransa olmuştur.
1957 de Fransa’da Dr. Nogier kulağın ters homunculus şeklinde olduğunu ve kulakta bütün vücut noktalarının bulunduğunu ileri sürerek auriküloterapi’yi geliştirmiştir. Aynı dönemde İngiltere’de Sir Henry Head teorileri ile akupunkturu açıklamaya çalışmış, Felix Mann yayınladığı akupunktur kitapları ile akupunkturun yaygınlaşmasına ciddi katkılarda bulunmuştur.

30 yıldır dünyadaki hemen her tıp fakültesi ve üniversitelerinde yaygın bir şekilde uygulanmaktadır. Akupunktur Türkiye’de 29 Mayıs 1991’de Sağlık Bakanlığı tarafından resmi olarak alternatif değil, bilimsel bir tedavi metodu olarak kabul edildi. Yönetmelik, 20885 sayılı Resmi Gazetenin 3-5 sayfalarında yayınlandı.
Bugün Türkiye’de bulunan Tıp Fakültelerinin uygulamalı hastanelerinin birçoğunda akupunktur uygulanmaktadır. Ayrıca Bakanlık 17 Eylül 2002 yılında Akupunktur yönetmenliğini geliştirerek son haline getirmiştir.

Shen Nung’a göre vücutta bir enerjinin var olduğu; bunun da vücudun her yerinde dolaştığı söylenir. Çin’de bu enerjiye Qi=Çi adı verilir. Çi, vücudun ruhsal, emosyonel=tavır, davranış, mental=akıl ve de fiziksel aktivitesi olarak kabul edilir. Çin deki bu inanışa göre; Çi=enerji; YİN=negatif ve YANG = pozitif anlamında evrensel güçlerin etkisi altındadır. Çindeki bu inanışa göre vücut enerjisinin (Çi) herhangi bir azlığı, denge bozukluğu veya kesintiye uğraması Yin ile Yang’ın arasındaki dengenin de bozulmasına neden olur, bu da kişilerin hasta olmasına yol açar. Çin tababetine göre Çi=Enerji; vücutta bazı özel meridyenler ve kanallar ile taşınır ve dolaşır. Bu meridyenlerin 12 âdeti vücudun her iki tarafında olmak üzere çifttir. Ayrıca vücudun ön ve arka kısmından giden 2 ekstra meridyen vardır. Bu meridyenler vücudun dikeysel olarak deri altından bir yukarı bir aşağı dolanır. Bu meridyenler üzerinde de akupunktur noktaları bulunmaktadır. Meridyen boyunca enerji akımındaki herhangi bir tıkanıklık, eksiklik veya denge bozukluğu Yin ve Yang arasındaki dengeyi de bozacağından hastalıklar meydana çıkar. İşte Akupunktur bu dengeyi sağlamak için meridyen üzerindeki özel akupunktur noktalarına iğne batırmak suretiyle yapılır. Böylece hastalığı yenmek için belirli aralıklarla seanslar (15–45 dakika) şeklinde uygulanır.

Yin ve Yang akupunktur tedavisindeki tartışmalarda kullanılan en önemli bir teori (Tao filozofisi) haline gelmiştir.

TAO filozofisi:

Yin: Negatif, kadın, gece, karanlık, pasif, soğuk, nem, elektron, baz

Yang: Pozitif, erkek, gündüz, aydınlık, aktif, sıcak, kuruluk, proton ve asit i temsil eder. Dikkat edilirse bu her iki öğe:

  • Birbirine zıttır (Negatif- pozitif)
  • Birbirlerini takip eden (Gece bitince gündüzün gelmesi gibi)
  • Birbirlerini çeken bir güç olması (Negatifin pozitifi çekmesi gibi)
  • Her bir öğenin az da olsa birbirlerini kendi içinde barındırması veya birbirine dönüşebilmesi.
  • Birbirlerini doğurması neslini devam ettirmesi(Her kadının (Yin) veya erkeğin (Yang)bir annesi(Yin) bir de babası (Yang) vardır.
  • Çin’deki bu inanışa göre bu öğeler sağlıklı vücutlarda hep bir denge içindedir. Yin meridyenler vücudun daha çok korumaya muhtaç olan iç kısımlarında (Kol ve bacakların medial=iç kısmında) bulunurken, Yang vücudun ve uzuvların (bacak ve kol )dış ve arka kısmında yer alır. Burada da görüldüğü gibi iç kısımlar (Kıllardan az olan bölgelerdir) korunmaya muhtaç Yin=kadınsıdır. Bacak ve kolların ön ve dış arka kısımları (Kıllı olan kısım) darbelere daha dayanıklı olan Yang=erkektir.

5 Element Teorisi:

Eski Çin’de doğal dünya 5 element üzerinde değerlendirilmiştir. Bunlar:

  1. Ateş
  2. Odun
  3. Toprak
  4. Metal
  5. Su

Bu ögelerde kendi aralarında bir ilişki içindedir. Bu elementler de aşağıdaki gibi organ meridyenleri ile ilişkiye girerler.

Zang-Fu Organlar

  • Zang organ meridyenleri (-) olup içi dolu organlardır.
  • Fu organ meridyenleri ise (+) olup içi boş organları temsil eder.
  • Zang Organlar: Dalak, Karaciğer Kalp, Perikart(kalp zarı),Pankreas ve Böbrek.
  • Fu organlar: Kalın barsak, İnce Barsak, Mesane, Mide, Safra Kesesi ve Üç’lü ısıtıcı(Enerji)